Uğur
Dündar: Sömürge ekonomisi modeli!.. – Sözcü (sozcu.com.tr)
18 Aralık 2021 Sözcü Gazetesi
İFLASIN
EŞİĞİNDE SÖMÜRGE EKONOMİSİ MODELİ
Doğru Parti
Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, dostum, gazetecilikten arkadaşım
Meriç Köyatası’ndan yeni bir mektup aldım. Köyatası, döviz kurlarında yaşanan
fırtınayı, asgari ücreti, ortaya atılan ihracata dayalı ekonomik büyüme
modelini ve emeklilerin zam beklentilerini bir potada eritip değerlendirmiş.
Gerek
kurlardaki artışın, gerek yeni belirlenen asgari ücretin Türkiye’yi
fakirleştirdiğini, fakirleşen bir ülkede düşük değerli ihraç malları ile bir
kalkınma ve refah sağlanamayacağını, aksine ekonomide sömürge modeline
geçildiğini söylüyor. Özellikle emekliler için yazdıkları çok ilginç. İster
kapitalizmin kuramcısı Adam Smith’in penceresinden, ister sosyalist ekonominin
kuramcısı Karl Marks penceresinden bakın, emekliler için ciddi bir maaş zammı
yapılması gerektiğini savunuyor.
Sevgili
Uğur…
Ekonomide
fırtınalı günler yaşıyoruz. 15 Aralık’ta ABD Merkez Bankası FED’in açıklaması,
16 Aralık’ta bizim Merkez Bankası’nın faiz indirme kararı ile Cumhurbaşkanı
Erdoğan tarafından açıklanan asgari ücreti birlikte değerlendirmemiz gerekiyor.
Türkiye giderek fakirleşiyor. Hem döviz kurundaki artışlar nedeniyle fakirleşiyor,
hem de asgari ücretteki kâğıt üstündeki artış ama gerçekteki düşüşü nedeniyle yoksullaşıyoruz.
Maalesef
Türkiye, bilinçli bir şekilde son dört ayda faizleri indirerek Türk Lirasının yaklaşık
yüzde 80 değer kaybetmesine yol açtı. Burada önemli olan nokta şu. Şu ana kadar
dolar değer kazanmıyordu, Türk Lirası değer kaybediyordu. ABD Merkez
Bankası’nın 15 Aralık’ta yaptığı varlık alımlarını azaltma kararı, artık tahvil
alımlarını sınırlayacağı ve karşılığında piyasaya dolar sürmeyeceği anlamına
geliyor. Ayrıca 2022 ve 2023 yıllarında da faizi yükselteceğini açıkladı.
ABD’nin bu politikası tüm dünyada doların değerini yükseltecek. Artık bugünden
itibaren Türk Lirası hem kendi iç sorunları nedeniyle değer kaybetmeye devam
edecek, yanı sıra ABD doları da, kendi dinamiği ile değer kazanacak. Böylelikle
döviz kuru iki etki nedeniyle yükselmeye devam edecek.
Yine ayrıca
Türkiye’nin 450 milyar dolarlık dış borcu, bir yıl içinde ödenmesi gereken dış
borç ve cari açık miktarının yaklaşık 200 milyar doları bulması ek döviz talebi
yaratacak. Bu da döviz kuru üstünde yine yukarı yönlü bir baskı oluşturacak.
Artan döviz kuru, mevcut enflasyonu daha da artıracak. Türkiye, enflasyon,
devalüasyon sarmalına girdi. Güvenilir bir siyasi iktidar değişikliği ve sağlam
bir ekonomi politikası yürürlüğe girinceye kadar bu kısır döngü devam
edecek.
Maalesef
yaşadığımız kur krizi, 1994 krizi ve 2001 krizinden daha ağır olacak gibi
duruyor. Hatırlarsın, ekonomi profesörü Tansu Çiller, yüzde 90 olan faizleri
emirle yüzde 88’e indirmek istemişti. Dolar önce 8 bin liradan 12 bin liraya
ardından da bir iki ay içinde 40 bin liraya çıktı, sonrasında gecelik repo
faizlerinin yüzde 400’e çıkarılmasıyla 30 bin lirada sakinleşmişti. İnatla ve
emirle faizi indirmenin bedeli yüzde 375 oranında devalüasyon olmuştu. Şu
andaki dış borcumuz ve cari açığımız 1994’ten daha ağır… Varın bundan sonra
olacakları tahmin edin.
Ve maalesef
bunlar bilinçli uygulanan politikaların sonucu. Şu soruyu rahatlıkla
sorabiliriz. “Türkiye’nin uluslararası piyasalarda güven kaybı o kadar arttı
ki, artık yurt dışından yüksek faizle bile borç bulmakta zorlanıyor. Acaba dış
kaynak yaratmak için Türkiye’nin varlık değerlerini iyice ucuzlatıp yok
pahasına yabancılara mı satmayı planlıyorlar?”
Türkiye’de
olan biteni yakından izleyenler, bu soruya gerçekçi yanıt bulabilecektir diye
düşünüyorum.
ASGARİ
ÜCRETİN YÜKÜ İŞVERENLE BÜTÇE ARASINDA PAYLAŞTIRILDI
Gelelim
yüksek döviz kuru ve düşük ücret seviyesi ile Türkiye’nin ihracata dayalı yeni
kalkınma modeli hayallerine… Maalesef bu da boş bir hayalden öteye geçmeyecek.
Yine 16 Aralık’ta açıklanan asgari ücrete bu pencereden bakmakta fayda
var.
Net asgari
ücret 2825 liradan 4253 liraya geldi. Artış, yüzde 50…
Dolarla
baktığımızda 2021 yılı başında asgari ücret 384 dolardı, şimdi 275 dolar oldu.
Yüzde 28 düştü… Dolardaki artış devam edeceğine göre asgari ücret daha da
düşecek demektir.
Asgari
ücretteki gelir vergisi ve damga vergisi kaldırıldı. Buna göre de brüt asgari
ücret, sosyal güvenlik ödemeleri dahil, 4203 liradan 5879 liraya çıktı. Artış, yüzde
yüzde 39… Asgari ücretteki vergi kalkınca, yüzde 50’lik artış yükünün 39 puanı
işverene, kalan 11 puanlık kısmı da işverenden alınıp bütçeye, dolayısıyla
toplumun bütününe yansıtılmış oldu.
İster döviz
kurundaki artışa bakalım, ister bağımsız ekonomistlerin hesapladığı yıllık
yüzde 58 enflasyona bakalım, gerçekte asgari ücretin satın alma gücünün
düştüğünü söylemek doğru bir tespit olur.
ÇİN MODELİ
DEĞİL SÖMÜRGE EKONOMİSİ MODELİ
Buradan şunu
anlıyoruz. Türk ekonomisi ve Türk özel sektörü, teknolojisi, bilgisi ve yapısal
özellikleriyle, dünya ekonomisinde ancak baskılanmış sefalet ücreti ile rekabet
edebiliyor. Bunda işverenlerin yetersizliği kadar niteliksiz eğitim yapısıyla
işgücünün de elbette payı var. Konunun göz ardı edilmemesi gereken önemli bir
tarafı da budur ve çok acı bir tablodur. Kindar nesil eğitimi devam ettikçe bu
durum daha da kötüleşecektir. O nedenle biz Doğru Parti olarak ısrarla
ekonomideki kalkınma modelinde birinci ayağın nitelikli eğitim olduğunu
savunuyoruz.
Düşük ücret
ve artan döviz kuru ile Türkiye ihracatını artıracak ve ekonomik büyüme
sağlayacak iddialarına gelince… Maalesef bu da ayakları yere basın gerçekçi bir
yaklaşım değil. Düşük ücret ve yüksek kura dayalı model ile Türkiye
zenginleşmez, aksine fakirleşir.
İhraç
malları fiyatlarınız düşerken, ithal malları fiyatlarınız artıyorsa, yaptığınız
ihracatla zenginleşmez, aksine yoksullaşırsınız. Yurt içinden yurt dışına gelir
ve servet transfer edersiniz. Çin modelini bir yana bırakın. Bu tipik bir
sömürge ekonomisi modelidir.
Asgari ücret
seviyesine ve son dört aylık faiz indirimleri sonucu tırmanan döviz kurlarına
baktığımda Türk ekonomisi için “iflasın eşiğinde sömürge ekonomisi modeli”
dışında bir tanımlama yapamıyorum.
ADAM SMİTH,
KARL MARKS VE EMEKLİLER…
Asgari
ücretin 2825 liradan 4253 liraya çıkması üzerine, emekliler de kendilerine
yapılacak zammı bekliyor. Mart 2021
tarihine göre Türkiye’de ortalama emekli maaşları şöyle: İşçi emeklileri için
2206 lira, Bağ Kur emeklileri için 1684 lira, memur emeklileri için 2735 lira…
Emekli maaşlarının en az asgari ücret kadar, hatta bir miktar üstünde olması en
doğal haklarıdır.
Kapitalist
ekonominin kuramcısı Adam Smith, servetin kaynağı olarak kendi geliştirdiği
emek değer teorisi kapsamında, emeği görür. Bu teoriyi daha sonra sosyalist
ekonominin kuramcısı Karl Marks geliştirmiş, kârın ve servetin kaynağını emeğin
yarattığı artı değer olarak tanımlamıştır. Esasında her ikisi de aynı kapıya
çıkar. Kamuya ve özel sektöre ait oluşan tüm servetlerde emeğin, dolayısıyla
emeklilerin yadsınamaz hakları vardır. Ve yaşları itibarıyla emekliler, hayat
ipinin uzun tarafını değil, kısa tarafını tutuyorlar. Emeklilerden sabır
beklemek çok büyük haksızlıktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder