CARİ AÇIK VE YEŞİLÇAM
14 Ekim 2021 Sözcü
Değerli dostum, Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı Meriç Köyatası’ndan, Türkiye’nin dış borç ve cari açık sorununu, Yeşilçam senaryoları ile anlatan bir mektup aldım. Türk ekonomisinin içine düştüğü borç batağını, bakın yıllar önce Yeşilçam herkesin anlayabileceği bir dil ile nasıl anlatmış!
Sevgili Meriç
Köyatası’nın mektubu şöyle:
Sevgili Uğur, geçen
gün televizyondaki programında Yeşilçam’ın önemli isimlerinden birinin evinde,
yine Türk sinemasının dev isimleri Türkan Şoray, hem müzik dünyamızın, hem
sinemamızın bir başka dev ismi Emel Sayın ile buluşmanızdan bahsetmiştin.
Seninle hep ekonomi üzerine dertleşiyoruz, Türkiye’yi bir uyuşturucu bağımlısı
gibi, dış borç bağımlısı haline sokan, hastalıklı yapıyı, esasında Yeşilçam, yıllar
önce bir çok filmde anlatmıştı. Hemen hemen herkes, şu senaryoyu hatırlar.
Fabrikatör Hulusi
Kentmen ve güzeller güzeli kızı Filiz Akınboğazdaki yalılarında mutlu bir hayat
sürmektedir. Genç ve yakışıklı Ediz Hun, Deniz Harp Okulundan deniz subayı
olarak çıkmak üzeredir. Altı ay sonra evleneceklerdir. Birden işler bozulur ve
fabrikada yangın çıkar, Hulusi Kentmen çaresizdir. Hem fabrikayı, hem de
boğazdaki yalıyı kurtarmak adına borç arayışına girer. Rakip fabrikanın
biryantin saçlı patronu Önder Somer devreye girer. Fabrika ve yalı kurtulmuştur
ama Hulusi Kentmen borç batağına girmiştir. Bu ağır borç yükü nedeni ile, Filiz
Akın, Ediz Hun ile değil, Önder Somer ile evlenir. Filiz Akın, düğün gecesi
Önder Somer’e “Bedenime sahip olabilirsin, ama ruhuma asla” der. Ama iş işten
geçmiştir.
Ya da bir başka film
senaryosunu hatırlayalım. Nubar Terziyan köyde tarımla uğraşan küçük bir
çiftçidir. Güzeller güzeli kızı Türkan Şoray’ın üzerine titrer. Türkan Şoray ve
yiğit delikanlı Cüneyt Arkın gönüllerini birbirlerine kaptırmıştır. Bu arada köyün
ağası Bilal İnci, aynı zamanda tefecilik de yapmaktadır. Ters giden hava
şartları nedeni ile Nubar Terziyan’nın ürünü tarlada don yer, ayrıca iki büyük
baş hayvanı da telef olur. Yeniden üretim yapmak, tohum bulmak ve hayvan
alabilmek için paraya ihtiyacı vardır. Çaresizce köyün ağası tefeci Bilal
İnci’ye gider. Üzerinden kalkamayacağı bir borç yükü altına girmiştir. Türkan
Şoray, Cüneyt Arkın’la evlenmek yerine Bilal İnci’ye üçüncü kuma olarak gider.
Gerçi Cüneyt Arkın, Bilal İnci’nin hakkından gelir ama, kendisi de mapushaneyi
boylar.
İşte sevgili Uğur,
Türk ekonomisi, AKP’nin ilk dönemlerinden itibaren, ürettiğinden fazla tüketen,
her sene dış ticaret ve cari açığı artan, hastalıklı bir yapıya dönüştü. AKP
iktidarı ilk yıllarında dünyadaki para bolluğu nedeni ile, rahatça dış borç
bulabiliyordu. O zamanlar “yapmayın, etmeyin, ürettiğinizden fazlasını
tüketmeyin, Türkiye’yi dış borç batağına sokarsanız, sadece ekonomik
bağımsızlığımızı değil, siyasi ve askeri bağımsızlığımızı da kaybederiz” diye
defalarca uyardık. Ancak bir kulaklarından girdi, bir kulaklarından çıktı.
Şimdi Türkiye’nin geldiği nokta ortada. Oysa, borç batağına girenlerin,
dramını, çaresizliğini Türkiye daha ekonomiyi tartışmadan önce Yeşilçam ne
kadar da güzel anlatmış. Buradan Yeşilçam’a emeği geçen ve hayatını kaybetmiş
büyük sanatçıları şükran ve rahmet ile anıyorum. Hayatta olan büyük
sanatçılarımızın da önünde saygı ile eğiliyorum.
Selam ve sevgilerimle
Meriç Köyatası
Doğru Parti
Ekonomiden Sorumlu
Genel Başkan
Yardımcısı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder