14 Aralık 2021 Salı

BORÇ BATAĞINI VE CARİ AÇIĞI YEŞİLÇAM FİLMLERİ İLE ANLATMAK

 CARİ AÇIK VE YEŞİLÇAM

14 Ekim 2021 Sözcü

Değerli dostum, Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı Meriç Köyatası’ndan, Türkiye’nin dış borç ve cari açık sorununu, Yeşilçam senaryoları ile anlatan bir mektup aldım. Türk ekonomisinin içine düştüğü borç batağını, bakın yıllar önce Yeşilçam herkesin anlayabileceği bir dil ile nasıl anlatmış!

Sevgili Meriç Köyatası’nın mektubu şöyle:

Sevgili Uğur, geçen gün televizyondaki programında Yeşilçam’ın önemli isimlerinden birinin evinde, yine Türk sinemasının dev isimleri Türkan Şoray, hem müzik dünyamızın, hem sinemamızın bir başka dev ismi Emel Sayın ile buluşmanızdan bahsetmiştin. Seninle hep ekonomi üzerine dertleşiyoruz, Türkiye’yi bir uyuşturucu bağımlısı gibi, dış borç bağımlısı haline sokan, hastalıklı yapıyı, esasında Yeşilçam, yıllar önce bir çok filmde anlatmıştı. Hemen hemen herkes, şu senaryoyu hatırlar.

Fabrikatör Hulusi Kentmen ve güzeller güzeli kızı Filiz Akınboğazdaki yalılarında mutlu bir hayat sürmektedir. Genç ve yakışıklı Ediz Hun, Deniz Harp Okulundan deniz subayı olarak çıkmak üzeredir. Altı ay sonra evleneceklerdir. Birden işler bozulur ve fabrikada yangın çıkar, Hulusi Kentmen çaresizdir. Hem fabrikayı, hem de boğazdaki yalıyı kurtarmak adına borç arayışına girer. Rakip fabrikanın biryantin saçlı patronu Önder Somer devreye girer. Fabrika ve yalı kurtulmuştur ama Hulusi Kentmen borç batağına girmiştir. Bu ağır borç yükü nedeni ile, Filiz Akın, Ediz Hun ile değil, Önder Somer ile evlenir. Filiz Akın, düğün gecesi Önder Somer’e “Bedenime sahip olabilirsin, ama ruhuma asla” der. Ama iş işten geçmiştir.

 

 

 

 

 

Ya da bir başka film senaryosunu hatırlayalım. Nubar Terziyan köyde tarımla uğraşan küçük bir çiftçidir. Güzeller güzeli kızı Türkan Şoray’ın üzerine titrer. Türkan Şoray ve yiğit delikanlı Cüneyt Arkın gönüllerini birbirlerine kaptırmıştır. Bu arada köyün ağası Bilal İnci, aynı zamanda tefecilik de yapmaktadır. Ters giden hava şartları nedeni ile Nubar Terziyan’nın ürünü tarlada don yer, ayrıca iki büyük baş hayvanı da telef olur. Yeniden üretim yapmak, tohum bulmak ve hayvan alabilmek için paraya ihtiyacı vardır. Çaresizce köyün ağası tefeci Bilal İnci’ye gider. Üzerinden kalkamayacağı bir borç yükü altına girmiştir. Türkan Şoray, Cüneyt Arkın’la evlenmek yerine Bilal İnci’ye üçüncü kuma olarak gider. Gerçi Cüneyt Arkın, Bilal İnci’nin hakkından gelir ama, kendisi de mapushaneyi boylar.

İşte sevgili Uğur, Türk ekonomisi, AKP’nin ilk dönemlerinden itibaren, ürettiğinden fazla tüketen, her sene dış ticaret ve cari açığı artan, hastalıklı bir yapıya dönüştü. AKP iktidarı ilk yıllarında dünyadaki para bolluğu nedeni ile, rahatça dış borç bulabiliyordu. O zamanlar “yapmayın, etmeyin, ürettiğinizden fazlasını tüketmeyin, Türkiye’yi dış borç batağına sokarsanız, sadece ekonomik bağımsızlığımızı değil, siyasi ve askeri bağımsızlığımızı da kaybederiz” diye defalarca uyardık. Ancak bir kulaklarından girdi, bir kulaklarından çıktı. Şimdi Türkiye’nin geldiği nokta ortada. Oysa, borç batağına girenlerin, dramını, çaresizliğini Türkiye daha ekonomiyi tartışmadan önce Yeşilçam ne kadar da güzel anlatmış. Buradan Yeşilçam’a emeği geçen ve hayatını kaybetmiş büyük sanatçıları şükran ve rahmet ile anıyorum. Hayatta olan büyük sanatçılarımızın da önünde saygı ile eğiliyorum.

Selam ve sevgilerimle

Meriç Köyatası

Doğru Parti Ekonomiden Sorumlu

Genel Başkan Yardımcısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder