14 Aralık 2021 Salı

BOĞAZLARIN YÖNETİMİ ÇAKTIRMADAN KATAR ÜZERİNDEN İNGİLTERE'YE AKTARILIYOR

 

KİMSE FARKINDA DEĞİL…

ŞENTOP’TAN ÖNCE MONTRÖ’YÜ ÇÖPE ATMA HAMLESİ BAŞLADI…

BOĞAZLARIN YÖNETİMİ ÇAKTIRMADAN KATAR ÜZERİNDEN İNGİLİZLERE AKTARILIYOR…

Bu mektup, 27 Mart 2021 tarihinde kısaltılarak Sözcü Gazetesi'nde Sevgili Uğur Dündar'ın köşesinde yayınlandı...

25 Mart tarihinde Sevgili Uğur Dündar’a bir mektup yazmıştım. Bu mektupta Cumhurbaşkanı’nın gece yarısı kararnameleri ile Merkez Bankası Başkanını görevden alması, İstanbul Sözleşmesinin iptali, Kanal İstanbul’un finansmanı için Hazine garantisi verilmesi ve bir gün sonrasında yine Resmi Gazetede yayınlanan Katar’la Su işbirliği anlaşmasının devletin bekasını tehlikeye attığını  anlatmıştım.

Sağ olsun Uğur Dündar, mektubumu hiç kısaltmadan olduğu gibi yayınladı. O Mektubu yazdığım sırada, Meclis Başkanı Şentop, bir televizyon programında  “Cumhurbaşkanı isterse boğazların yönetimini belirleyen Montrö Sözleşmesini de iptal edebilir” sözünü henüz söylememişti.

Şentop’un bu açıklaması üzerine, doğal olarak ortalık ayağa kalktı. Her yerden “yapamaz” sesleri yükseliyor. İnşallah yapamaz. Ama maalesef ortada anayasa ve hukuk tanımayan bir tek adam rejimi var ve meclis başkanı da kendisine çanak tutuyor.

Ortaya atılan “Cumhurbaşkanı Montrö Sözleşmesini bile iptal edebilir” sözü ile toplum bu olayı kanıksamaya yönlendirilebilir ama daha Şentop açıklama yapmadan önce, Katar’la yapılan su anlaşması ile Montrö’yü çöpe mi atıyoruz diye açık açık sordum.

Sözüm muhalefet partileri sözcülerine…  Hadi benim Facebook’taki yazımı okumuyorsunuz. Peki Uğur Dündar’ın Sözcü’deki yazısı… Sözcü internet sitesi ile birlikte neredeyse bir milyon kişi tarafından okundu. Aynı yazıyı Yeniçağ Gazetesi internet sitesi kendi okuyucularına duyurdu 500 bin civarında kişi okudu. Peki siz Montö’nün Katar üstünden İngilizlere peşkeş çekilmeye başlandığının hala farkına varmadınız mı? 21 Mart tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan kararnamenin ne olduğunu sevgili Uğur Dündar’ın köşesinde aynen şöyle yazmıştım:

“20 Mart’ta yayınlanan Merkez Bankası Başkanını görevden alınması, İstanbul Sözleşmesinin feshi, İstanbul kanalının finansmanı için Hazine Garantisi verilmesi kararlarından sonra 21 Mart’ta da Katar’la Su Yönetimi Anlaşması kararnamesi yayınlandı.

Resmi Gazete'de yer alan kararda, Türkiye ve Katar'ın işbirliği alanları 'entegre su kaynakları yönetimi, su tesisleri yönetimi, kıyı ve geçiş suları yönetimi' olarak sayıldı.

Önümüzdeki dönem Orta Doğu’da Su ve Savaş kelimeleri yan yana anılacak. Katar’la hangi alanda su yönetimi yapacağız? Ve işin çok daha vahimi… Kıyı ve geçiş suları yönetimi ibaresi. Türkiye’de iki tane geçiş suyu var. Biri İstanbul Boğazı, diğeri Çanakkale Boğazı. Şimdi de üçüncü olarak İstanbul Kanalı diye tutturdular. Bu geçiş sularının yönetimi, Boğazların yönetimi, Montrö hepsini çöpe mi atıyoruz?

Tarihsel perspektiften baktığımızda; Katar Devlet Fonunu, İngiliz Dış Politikasının stratejik hedeflerinden ayrı düşünmek olanaksız. Hazine Garantili dış borçlar ve özellikle son verilen Kanal İstanbul için Hazine Garantisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vurulacak en ağır darbelerden biri olacak. “

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder