18 Mayıs 2016 Çarşamba

Naviga Dergisi Mart 2016 sayısındaki yazım.







Türk bayrağına geçiş için yeni bir düzenleme geliyor



Bir Boat Show’u daha geride bıraktık. Yeni tekneleri ve ekipmanları gördük. Denizci dostlarla buluşup hasret giderdik, biraz geyik muhabbeti yaptık ama çokça da ülkemizde amatör denizciliğimizin sorunlarını tartıştık.
Her sene olduğu gibi bu sene de fuarın ana konusu amatör denizciliğin önündeki bürokratik engeller, bağlama sorunu ve bayrak sorunu oldu.
CNR Fuarcılık ile birlikte fuarı organize eden Dentur’un  (Deniz Endüstrisi ve Denizciliği Geliştirme Derneği) düzenlediği toplantıda, Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Faruk Okuyucu, marinalardan oluşan Deniz Turizmi Birliği Derneği’ni temsilen Hasan Kaçmaz, Dentur’dan Başkan Alparslan Sirkecioğlu ile Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan da bürokratlar konuşmacı olarak katıldı.
Konuşmacıların yanı sıra dinleyiciler de görüşlerini bildirdiler. Bu toplantıda benim aklımda kalanları şöyle özetleyebilirim.
Amatör denizcileri önündeki en önemli sorun, bağlama sorunu. Gerek bağlama yerinin yetersizliği gerek bağlama fiyatlarının yüksekliğinden herkes yakındı. Marinalarda fiyat yüksekliği konusunda Maliyenin acımasız tutumu dile getirildi.
Benim 5-6 yıl kadar önce Naviga’da yazıp önerdiğim raf sistemi ile Naviga’nın Nisan 2015 sayısında “Denizi doldurmak yerine karayı boşalt” başlığı ile yazdığım mendirek yapımı yerine, nehir ağızları ve karayı kazarak marina yapılması fikri Ankara’da Ulaştırma Bakanlığı’nda konuşulmaya başlanmış. Bu hoş bir gelişme. Kıyılara özellikle İstanbul ve İzmir gibi dolgu alanlarının olduğu yerlerde, küçük tekneler için rampa yapılması önerisi uygulamaya geçerse, amatör denizci sayımız da artar, özellikle Türkiye’deki küçük tekne imalatında çok ciddi bir ekonomik aktivite ortaya çıkar.
DENİZİ DOLDURMAK YERİNE KARAYI BOŞALT
Yeni bol ve daha ucuz marina yapmanın en kestirme yollarından biri de, denize büyük harcamalar yapıp mendirek dökmek yerine, karayı kepçeyle kazıp kanallar açarak marina yapmak… Kimi yerlerde de akarsuları ıslah etmek. Dünyanın birçok yerinde yıllarca uygulanan bu sistemin bizdeki örneği de Port Alaçatı… Keşke daha fazlasını yapabilsek.  Nisan 2015’te Naviga’da yaptığım bu önerinin Ulaştırma Bakanlığı’nda konuşulması ve gündeme alınması, amatör denizcilerin bağlama sorunu için önemli bir gelişme olabilir.
YABANCI BAYRAKTAN TÜRK BAYRAĞINA GEÇİŞ
Bu toplantılarda en çok konuşulan konu, yabancı bayrak… Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.   ÜlkemizdeTürklere ait yabancı bayraklı tekne sayısı için kimisi 4000 diyor, kimisi de 8000… Marinacılara göre bu rakam 8000 bin civarında ve ben de bu rakamın doğru olduğunu düşünüyorum.
Maliyenin teknelerden yüzde 18 KDV üzerine de yüzde 8 ÖTV almak istemesi nedeniyle ortaya çıkan yüzde 27.4’lük vergi nedeniyle büyük çoğunluk Amerika Delaware’de şirket kurup Amerikan bayrağı ile dolaşıyor. Maliye, hem tekne satışlarından elde edilecek vergiden, hem de her yıl teknelerden alınacak harçtan oluyor. Oysa tekne satışlarından yüzde 18 KDV yerine yüzde 8 vergi alsa çok kişi Amerikan Barağına geçmeyecek, Türk Bayrağı ile dolaşacak. Ancak tabii denizcilikle ilgili malum algı var ya… “Zenginin vergisini düşürüyorlar” diye… Maliyeyi ikna etmek biraz zor. Bu arada, pırlantada KDV’nin sıfır olduğunu hatırlatalım.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan bürokratlarından öğrendiğimize göre, yabancı bayraktan Türk bayrağına geçiş için bir kereye mahsus ikinci el tekneler için ithalat izni verilecek. Bu durumda olan tekneler, tekne sigorta değerinin yüzde 1’i kadar KDV ödeyerek Türk bayrağı çekebilecekler. Tabii bu konuda gerek Maliye Bakanlığı’nın gerek Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın çok iyi bir iletişim stratejisi oluşturması gerekiyor. Başarabilirler mi bilemiyorum.
Ben bu konuda, Dentur Başkanı Alpaslan Sirkecioğlu’nun önerisini destekliyorum. Bir kereye mahsus ikinci el tekneye ithalat izni vererek yabancı bayraktan Türk bayrağına geçiş ile sorunu kökten çözemeyiz. Sirkecioğlu, bir kerelik ikinci el ithal izninden sonra, bataklığın kurutulması gerektiğini söylüyor. Maliye, zaten tekne satışlarından KDV alamıyor. Eğer yüzde 18 KDV ve yüzde 8 ÖTV yerine sadece yüzde 8 KDV alsa, hem maliye kazanacak, hem de bundan sonraki tekne satışlarında da, insanlar tekrar Amerikan Barağı’na yönelme ihtiyacı duymayacaklar.
Esasında bu toplantılarda Ulaştırma Bakanlığı bürokratlarının olması iyi ama yeterli değil. Amatör denizciler üzerinde en büyük bürokratik sıkıntıları Maliye ile Çevre Bakanlığı bürokratları çıkartıyor.
Amerikan bayrağı meselesi sadece ithal tekneler de karşımıza çıkan bir sorun değil. Yerli tekne alacaksanız da, yerli üretici ihracat yapıyormuş gibi davranıyor. Gidip Amerika Delaware’de şirket kuruyorsunuz. Teknenize Amerikan bayrağı çekiyorsunuz.  Esasında bu ayıp maliyeye yeter ama gel de bunu maliye bürokratlarına anlat..
Bu konuda Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Faruk Okuyucu güzel bir öneri getirdi. Deniz Ticaret Odası öncülüğünde Maliye Bakanlığı bürokratlarının da katıldığı bir çalıştay yapılması…
Başta maliye bakanlığı temsilcileri olmak sektörün tüm temsilcileri ve amatör denizcilerin katıldığı bir arama ve karar konferansları dizisi gerçekleştirilirse, sorunların önemli bir kısmını çözebiliriz. Tabii bu arada Ankara’dan gelen bürokratlara amatör denizciliğin Dolçe Vita hayatı olmadığını keyifli ama aynı zamanda zahmet ve eziyetli bir tutku olduğunu uzun uzun anlatmaya kalksak da bir sonuç alamayız. Bu bir algı meselesi… Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu üyesi Faruk Okuyucu, aynı zamanda kendi teknesini kendi kullanan amatör bir denizci… Onun önerisine ben de bir ek yapmak istiyorum.  Toplantıya katılacak bürokratları, amatör denizciler olarak kendi teknelerimizde üçer gün ağırlayalım. Onları hem sakin havalarda hem de fırtınalı havada denize çıkartalım. Teknede tuvalete girmeyi, su kullanmayı, su ve mazot ikmallerini, yeşil kart komedisini, liman formalitelerini, barınma sorunlarını birlikte yaşayalım. Ondan sonra arama ve karar konferansları dizisi düzenleyelim…


  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder